Shahmen - Dogtown LoveSong şarkısının İngilizce'den 'den Türkçe'ye' ya çevirisi

Çevirileri olan şarkılar

tüm almanca i̇ngilizce i̇spanyolca rus yunanca

Dogtown LoveSong (Shahmen) 'nun İngilizce'den' den Türkçe'ye 'ya Çeviri

Şikâyet etmek

videoyu kapat videoyu aç

Dogtown LoveSong

Dogetown AşkŞarkısı

[Intro]

[Giriş]

Loving life, loving life, live a long life

Seviyorum hayatı, seviyorum, ömrümüz uzun olsun

Loving life, loving life, live a long life

Seviyorum hayatı, seviyorum, ömrümüz uzun olsun

Loving life, loving life, live a long life

Seviyorum hayatı, seviyorum, ömrümüz uzun olsun

Loving life..

Seviyorum hayatı..

[Verse 1: Bless]

[Verse 1: Bless]

Don't sleep, not a wink, save them Z's for later

Uyumuyorum, gözümü bile kırpmıyorum, sonraya saklıyorum uykumu

I've been meditating, writing, burning packs of papers

Meditasyon yapıyorum, yazıyorum, yığınla kağıt yakıyorum

Catch the sunset from my roof above the equator

Kuzey yarıkürede, sahilin ardındaki sokaktaki

Alley behind the beach with the dogtown neighbors

çatımdan izliyorum gün batımını, Dogtown'lı komşularımla beraber

A salty ocean breeze blows through my shower windows

Tuzlu bir okyanus esintisi vuruyor duş havalandırmasından,

Pull my spliff up off the window seal and hit it eyes closed

kaldırıyor cuaramı ve vuruyor pencereye sertçe

All the burden and worry give what the day holds

Günün barındırdığını verir sana tüm o yük ve endişe

Turn to certainty hurry to get my bankroll

Aklımı risksiz, hızlıca para kazanmaya veriyorum

Put my mom up in a house that's been paid for

Annemi satın aldığım bir eve yerleştirdim

Love's supreme but money is the main goal

Sevgi yücedir*, fakat temel amaç para:

Give my family everything that they want for

Aileme istedikleri her şeyi vermek uğruna.

Every man gotta work, who you work for?

Her insan çalışmak zorundadır, sen kimin için çalışıyorsun?

I'm just talking to myself, that's who I work for

Kendi kendime konuşuyorum sadece, çalıştığım kişi ta kendim

To be honest sometimes he's a jerk though

Dürüst olmak gerekirse, zaman zaman tam bi şerefsiz olabiliyor

Damn...

I wish I was an Indian, storyteller or shaman or just a fisherman

Keşke kızılderili, meddah ya da şaman olsaydım, ya da sadece bir balıkçı..

Thousand years before Europe had entered in

..binlerce yıl önce, Avrupa'nın daha ortada olmadığı zamanlarda

But irony my grandma's my German kin

Ama ironik tarafı, ninem benim Alman tarafım

Blood is thick a lot thicker than the skin it's in

Kan yoğundur, içinde bulunduğu deriden daha yoğun

I'm all alone and I'm falling back in love again

Yapayalnızım ve yeniden aşık oluyorum

[Hook]

[Nakarat]

All alone, but I'm in love again, love again

Yapayalnızım, ama yeniden aşık oldum, aşık oldum

Yeah I'm falling back in love again, love again

Evet yeniden aşık oluyorum, aşık oluyorum

Loving life I'm in love again, love again

Seviyorum hayatı. Yeniden aşık oldum, aşık oldum

Yeah I'm falling back in love again, love again

Evet yeniden aşık oluyorum, aşık oluyorum

Yeah I'm all up in the love again, love again

Evet yeniden aşkla doluyum, aşkla doluyum

Yeah I'm falling back in love again, love again

Evet yeniden aşık oluyorum, aşık oluyorum

Loving life I'm in love again, love again

Seviyorum hayatı. Yeniden aşık oldum, aşık oldum

Yeah I'm falling back in love again, love again

Evet yeniden aşık oluyorum, aşık oluyorum

[Verse 2: Bless]

[Verse 2: Bless]

I've been searching for my searching just to search for more

Arayışımın arayışındaydım sırf daha fazla arayabilmek uğruna

Round the globe made a home at every open door

Tüm dünyada, bana açılan her kapıyı evim bildim

Belly butterflies floating down the corridor

Karnımdaki kelebekler koridor boyunca uçuyorlar

Life is beauty and serenity plus gore and whore

Hayat güzel ve huzurlu, aynı zamanda kanlı ve kalleş

Combination is strange I find it hard to ignore

Bu kombinasyon oldukça garip, ve görmezden gelmesi zor

It's been 10 years now I've travelling for

10 yıldır seyahat ediyorum

I was 18 years old walking through the Paris streets

Paris sokaklarında yürürken 18 yaşındaydım

All the African niggas trying to speak French to me

Tüm Afrikalı zenciler benimle Fransızca konuşmaya çalışıyordu

Back in Amsterdam at 20 found my Dutch family

20 yaşımda, Amsterdam'da Hollandalı ailemi buldum

Out in Cape town I got treated like I was the king

Cape Town'da krallar gibi muamele gördüm

In Thailand I swam in oceans I had only dreamed

Tayland'da sadece hayal edebildiğim okyanuslarda yüzdüm

Imagine standing on a black sand beach

Siyah kumlu bir kumsalda olduğunuzu hayal edin,

On the western tip of Africa as I passed you trees

ya da Afrika'nın batısında size esrar uzattığımı;

And we just laughed that we've done all these things

ve sonra da yaptığımız tüm o şeylere güldüğümüzü

Vacay to L.A. met the girl of my dreams

Sonra L.A. tatili, hayallerimin kadınıyla tanıştım

Riding a movie, getting lost inbetween

Filmde gibiyim sanki, iki arada bi derede

Move back to Venice beach front crib rented

Venice Sahili'ne döndüm geri, evin kiralık ön tarafına

Where I'm writing to you now from a world that I invented

Sana şu anda kendi icat ettiğim bir dünyadan yazıyorum

Heart been mended by the art that I attempted

Bu sanatsal girişimim onarıyor kalbi yavaş yavaş

Long after I'm gone my lost songs still spinning like..

Ben öldükten sonra bile çalacak kayıp şarkılarım tıpkı şöyle...

[Hook]

[Nakarat]

Shahmen grubunun şarkıları Türkçe'ye diline çevrildi:

Van Gogh's Crows